T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / MALTEPE - Vasfi Rıza Zobu İlkokulu

BİRLİKTE YAŞAMA VE KARDEŞLİK

 Birlikte yaşamanın gücünü kullanabilmek

 

Beyin Fırtınası diye bir şey duydunuz mu? Elbette ki duydunuz.

 

3 mühendis bir araya gelince ortaya öyle bir ürün çıkabilir ki onlardan tekinin asla başaramayacağı bir iş olabilir. Eğer birlikte iş yapmayı becerebilirseniz 3 mühendis 10 mühendislik iş çıkarabilir. Yok ortak iş kültürü geliştirilmemişse 3 mühendisten 1 mühendis çıkmayabilir.

 

Bize zarar verdiğini düşündüğümüz tv programları veya dizilerinden bir çok insan rahatsızlığını dile getirir ki gerçekten rahatsız olmamız gereken çok yayın var. Ama hiç RTÜK e şikayette bulundun mu dediğimizde evet diyenlerin oranı çok azdır.

 

Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere birlikte yaşamayı becerirsek gücünü olumlu yönde kullanma olasılığımız artacaktır. Aksi taktirde "kuru kalabalık" olma riskimiz doğar.

 

               Birlikte ve kardeşçe yaşamanın temel ögeleri empati ve hoşgörüdür.

 

Bu  durumu vurgulayan çarpıcı bir öykü vardır. " Günün birinde, doğuştan kambur birisi, bir ermişle karşılaşır. Kamburun haline acıyan ermiş ona şöyle der, istediğin sadece bir tek şeyi yerine getireceğim. İyi düşün ve dile benden ne dilersin. Kambur hiç düşünmeden, şöyle yanıt verir. HERKESE KAMBUR." 

 

Kamburdan kurtulma ya da servet sahibi olmak varken, herkese kambur isteği, yıllarca alaya alınma, horlanma birikiminin sonuçlarıdır bu istek. Ve kambur olmanın nasıl bir şey olduğunu ancak yaşayan bilir mesajıdır bu istek.

 

Kültürümüzde yıllardır "hoşgörü" ile ifade edilen kavrama ulaşmanın bir yolu da "empati" kurabilmektir.  

 

Empati, yalın bir yaklaşımla başkalarının duygularını anlamak, insanların psikolojik durumunu değerlendirmek, öğretmen iken öğrencisinin, savcı iken sanığın, içinde bulunduğu koşulları ve sorunları görebilmektir.

 

İki Erkek Kardeş

 

Erkek kardeşlerin ikisi de babalarından kalma çiftlikte çalışırlardı. Kardeşlerden biri evliydi ve çok çocuğu vardı. Diğeri ise bekârdı. Her günün sonunda iki erkek kardeş ürünlerini ve kazançlarını eşit olarak bölüşürlerdi. Günün birinde bekâr kardeş kendi kendine: "Ürünümüzü ve karımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil" dedi, "Ben yalnızım ve pek fazla gereksinimim yok."

 

 

 

Böylelikle, her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı. Bu arada evli olan kardeş, kendi kendine: "Ürünümüzü eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil, üstelik ben evliyim, bir eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler. Oysa kardeşimin kimsesi yok, yaşlandığı zaman hiç kimsesi yok bakacak" diyordu. 

 

Böylece evli olan kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin tahıl deposuna götürmeye başladı. İki erkek de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar, çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu. 

 

Sonra, bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken çarpışıverdiler. O anda olan biteni anladılar. Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar.

 

Asker

 

Savaşın  kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu:

 

-Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim? "Delirdin mi?" der gibi baktı teğmen.

 

-Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma. Asker ısrar etti. 

 

Teğmen: - Peki, dedi. Git o zaman. İnanılır gibi değildi. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.

 

Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü: - Sana hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bak haklı çıktım. Bu zaten ölmüş.

 

 - Değdi teğmenim, dedi asker hıçkırarak. Gene de değdi, çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için.

 

 "Geleceğini biliyordum Jim, diyordu arkadaşım... Geleceğini biliyordum!.."

 

 UNUTMAYALIM:görüşlerimiz, düşüncelerimiz, rengimiz ne olursa olsun birlikte ve kardeşçe yaşayabilirsek kaynaklarımız hepimize yeter. Yeter ki açgözlü olmayalım. Üretmeden talep etmeyelim. Çalışmadan istemeyelim.

 kardeşlik

















Hoşgörüyü güzel anlatan sözler:

 

  • Affetmek, geçmişi değiştirmez ama, geleceğin önünü açar. Paule Boese

  • Meyvesi çamura düşüyor diye, ağaca mı lanet edilir? Hölderlin

  • Başkalarının iyiliği için uğraşan bir kişi, kendi iyiliğini de garanti altına almıştır. Konfiçyüç

  • İki şeyi unut; yaptığın iyiliği ve gördüğün kötülüğü. Lokman hekim

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 22.02.2024 - Güncelleme: 22.02.2024 16:23 - Görüntülenme: 36
  Beğen | 0  kişi beğendi